Bir insanın kendine güvenmesi harika bir duygu bence. Hayatta “her koyun kendi bacağından asılır” sözünü o kadar çok kullanırım ki bu yüzden. Bir kere insan kendine güvenmediği zaman kendi hayatının da mimarı olamaz kendisi yönetenlerin planları, hayalleri, komutları doğrultusunda yaşamak zorunda kalır. Hele hele bizim ülkemizdeysen bir de kadınsan ailenin hayatının %100 nde söz sahibi olması kaçınılmaz. Ancak bu sürenin uzunluğu çok önemli . 30 lu yaşlarınıza geldiyseniz hala annenizden izin alıyorsanız sizin acilen bir terapiste başvurmanızın zamanı gelmiş demektir. Hayatınızı kendi hayalleriniz doğrultusunda yaşamak belki de çoğu zaman sizin için bir hayal olmaktan öteye gidememiş olabilir ancak bu demek değil ki hep böyle gidecek . Artık silkelenin ve kendinize gelin. Ailenizin, sevgilinizin, arkadaşlarınızın, patronunuzun, çevrenizdeki insanların hayatınıza müdahale etme hakkı olmadığı onlara gösterin. Sizin bir birey olduğunuzu bilsinler, anlasınlar ona göre ayaklarını denk alsınlar. Hayat bir gün daha başkası için yaşayamayacağınız kadar kısa. Dünyaya bir kere geliyorsunuz ve aileniz ardından kocanız derken tüm hayatınız başkalarının esiri oluyor. Ama bu demek değil ki her şeye gereksiz başkaldırın, evlilik düşmanı olun. Ülkemizde ne zaman kadın özgürlüğü desek erkek düşmanlığı olarak algılanıyor bu çok yanlış. Ben diyorum ki nasıl mutluysanız öyle olun biriyle veya yalnız ancak sizi anlayan size saygı duyan insanlarla olun. Sırf bu bakış açısı bile bazen mutsuz ediyor bizi.
Özi ile-kendisi en yakın ve feminist olduğunu ısrarla iddia eden arkadaşım olur- lise yıllarımızdan beri Duygu Asena’yı takip ediyoruz. Konuşmalarımızda özgürlükten, birey olmaktan, erkek egomanyasında ezilmemekten bahsederken bir yandan da evlilik ve yemek tarifleri üzerine konuşurken buluyoruz kendimizi. Her genç kızın küçükken içine aşılanan ve zamanla büyüyen o domestic virüs bizi ele geçirecek diye korkarak tekrar feminizm ve hayata kafa tutmak üzerine atıp tutmaya başlıyoruz. Özgür olmaktan, çocukları sevmediğimizden bahsederken birkaç dakika sonra da yine benzer bir virüs olan anaçlık virüsü bizi ele geçiriyor ki o en beteri ve en zor inkar edileni.
İşte size örnek bir konuşma ; başlangıç ve bitiş arasındaki 7 farkı bulun. J
e-Özi ben çocuklardan nefret ediyorum ya. korkunçlar safi zarar….
ö-bence de canım ya ,Allahım canavar hepsi hele o şımarık kız çocukları yok mu ağzını yaya yaya konuşan
e-evet kızım ya tam kabus inanır mısın nefret ettiriyorlar kendilerinden dövsen dövemezsin de elalemin çocuğu, ay bi de koca adam gibi giydirdikleri tüküren erkek çocukları yok mu
ö- ooff ooff onlar en beteri bi de durup dururken gelir vururlar
e-evet kızım yaa sevmiyorum ben çocuk ben zaten kendim çocuk istemiyorum evliliğe filan da karşıyım hayat böle süper ohh
ö- bence de yaa kızım napıcaksın millete hizmet edeceksin yemek yap bulaşık yıka ohooo –
e-bence de canım ya isteyerek evlenmiyoruz biz zaten dimi
ö-evet kızım istemiyoruz feministiz ya
e-evet evet öyleyiz dimi
ö-kızım kadınız yalnız da yaşarız her işimizi kendimiz yaparız
e-yalnız ben yalnız yaşayamam korkarım yani biri olsa fena olmaz
ö-ay ben de tadilat filan sevmem tamam hayatımızda biri olsun da evlenmeyelim
e- yalnız hayatımızda biri olursa da senelerce evlenmezsek gelinlik nasıl giyeceğiz
ö-Valla ne biliyim bir de o var dimi gerçi ben öle gelinlik, düğün filan bilmiyorum banal geliyor bana
e- ya bana da ama bak evlensem şu gelinliği giyerdim (masaüstünde hep boynu bükük bekleyen bir gelinlik resmi anında yollanır)
ö-ya kızım bu güzelmiş de bak ben olsam şöyle bir şey giyerim. (aynen resim yollanır ;) )
e-güzelmiş ama bu kır düğününde güzel olur
ö-ya zaten ben kır düğünü istiyorum kızım kışın filan kapalı yer salon istemem öle
e- ben de valla klasik müzik filan süper olur yani
ö-bence de canım en güzeli öle ama bir de çok kalabalık olmayacak
e-evet kızım ya milletin çoluğu çocuğu gürültü yapıyor hep
ö- evet valla hiç çekemem gerçi her çocuk da o kadar gürültü yapmıyor bazıları gelebilir,yakın akrabaların çocukları filan
e- ya tabi kızım geçen gün bir tanıdığımızın kızını gördüm yok böle tatlı bir şey çocuk sevmem ama bu bambaşka bir şey adını da Minel koymuşlar çok güzel isim dimi bir de elbise giymiş prenses gibi çok tatlıydı
ö- aaa yapma be ne şeker ben de gördüm geçenlerde bir tanıdığımızın oğlunu Mesut ama nasıl akıllı nasıl tatlı görsen hep gelip sarılıyor
e- Mesut mu ben oğlum olunca adını Deniz koyarım, kızım olursa da Nil veya Nazlı
ö- valla ben oğlum olunca Kenan koyarım, kızım olursa Yasemin, Mira
e- hıımm güzelmiş yalnız kızım ben 30 uma kadar evde kalırsam kafayı yerim kızım 40 ımdan sonra çocuk filan da yapamam ayy yaşlanınca bana kim bakacak, ne olacak akibetim, yalnız öleceğim galiba…
ö- ya öle deme otuzuna çok var daha ben acele etmiyorum bir 2-3 senem var daha
e-kızım öle deme 2-3 sene desen oldun mu 28 bir de çocuğun olsun diye bekle 30 çok yani kuşak farkı olur
ö- o da doğru da 30 geç değil çocuk için bence
e- yani aslında haklısın dimi 30 a kadar iyi ama 35 filan geç yani
ö- geç canım geç ne yaptın ….
ahahahha ve işte evlilik ve çocuk düşmanı olarak başladığımız konuşmada ortaya çıkan sonuç.
YORUMSUZ…..
Evliliğe karşıyım ama bu hayalimin gelini.... (ironik) :S